bugün

entry'ler (1737)

emre karayel

2 temmuz 2011 günü, saat 17 otuz 18 sularında, ümraniye tepeüstünde bir çay bahçesinde görülen, siyah gözlüklü kocaman oyuncu.

önder turacı

2 temmuuz 2011 günü, saat 16 30 sularında, altunizade capitol gloria jeanste, bol bol limonata içen görgüsüz futbolcu. o kadar kalabalık içinde abicim, ayakkabılar çıkartılıp çoraplarla birlikte şey gibi yayılınır mı yani!

ali taran

acun ılıcalı'nın izinden giden büyük insan.

ayşe özyılmazel

büyük reklamcı, üstat ali taran ile yaptığı evliliği takiben...

(bkz: ali taran/#12284234)

ali taran

başkasının mutsuzluğu üzerinden mutlu olmak

yeni dünya düzeninden toplum olarak bizlerde payımızı almış durumdayız.

nedir bunlar?

-birilerinin evliliği sallanıyorsa başka yerde diğerleri bundan mutlu olabiliyor.
o kadar uzun boylu gitmeye de gerek yok; erkek arkadaşıyla arası bozuk olan bir kız, çoğu zaman sevindirmemek için bunu en yakın sandığı arkadaşlarına bile anlatamıyor.

-işindeki büyümeyi, kazancı çoğu insan en yakınındakilerle paylaşamıyor.

-birinin düşüşü diğerinin yükselişi olacaksa, diğeri o düşen birine asla üzülmüyor.

-daha da komiği arkadaşı kilo alsa için için seviniyor, verse üzülüyor.

benim yükselişim sadece senin düşüşünle gerçekleşir mantığı insanları üretmekten, artı değer katmaktan, verimden alıkoyuyor.

bu öyle bir alıkoyma ki, karşısındaki düşmekte gecikirse, nasıl düşürsem diye düşünmeye başlıyor.

böyle bir düzende başarı gelse bile mutlu olabilmemiz söz konusu olabilir mi?

paylaşamadıktan sonra, birlikte bazı şeylerin keyfini çıkaramadıktan sonra...

ancak nedense bir tek ben, ne olursa olsun sadece ben, hatta hep ben diye düşünen zihniyet, mahkum olduğu yalnızlığın ve hiçbir şeyden zevk alamama durumunun tarifini yapamadığı gibi nedeninini de bilemeden yaşar.

tabi ona yaşamak denirse...

üstelik o noktaya gelebilmek için o kadar çok insanı ezmiş ve bundan dolayı kalbi o kadar çok katılaşmıştır ki, yumuşaması artık neredeyse imkansızdır.

son günlerde yaşanan tüm komplolar, biribirini dinleme yarışları, açık yakalandığında atılan sevinç çığlıkları bu zihniyetin ürünüdür.

daha da acısı toplumun geldiği noktadır.

herkes kendi payına düşeni bir an önce sorgulamalıdır diye düşünüyorum.

daha fazla bozulmayı hiçbirimizin kaldırabileceğine inanmıyorum...

kaynak : http://www.internethaber....k--9857y.htm#ixzz1qsfhkxt

ali taran

nasıl bir reklamcı olduğunu, ne kadar dahiyane ve yaratıcı fikirleri var bilmem hiç ama; bildiğim bir şey var, o da şu: karakteri italik olan adam.

kanser hastası olan eşinden boşandıktan sonra, 2 hafta içinde magazinel bir evlilikle insanın en büyük zaafının ne olduğunu bir kez daha düşündürtmüştür cümle aleme.

tabii özel hayat bize ne elbette ama, vicdan kavramının bir insan için ne derece bir anlamı olduğunu bir kez daha görmüş olduk böylece.

yaratandan her şeyin hayırlısını istemek gerekiyor: insanlığın, erdemin, kadının, paranın vs.

üniversiteye yeni başlamış öğrenci davranışları

kızlar için: aranmak
erkekler için: aramak

özeti budur. malum üniversitede, sikip sokmaktan başka bir şey yok derler ya. hah işte.

sen mutlu ol

ajda pekkan 'la ölümsüzleşen şarkı...

insan ne için yaşar

hayallerine ulaşmak için.

siz siz olun, her boku yaşamayın.

acı çektirmek

acı çekmenin, bir nevi intikam alma duygusuyla ilerlediği bir sonraki safha.

acı çektirmeyi seven insanların, megaloman ya da hasta ruhlu olduğu da rivayet edilmektedir.

uyku

yakında, kılıç kuşanıp üzerine sefere çıkmaya and içtiğim meret! fazla aşk, gözleri kör edermiş. hakkaten öyle uykucuk!

sikecem belanı olm.

beyaz şarap

kırmızı ya da beyaz.

önemli olan, türk bayrağının rengi... ikisi de bizden.

dine saldırıp entelektuel olduğunu sanmak

şüphesiz ki, cahilliğin tavan yapmış halidir. din ve entellik!

peh.

islamiyet mesela; düşünsenize bi, aman yarabbi!! o araplar filan ve sonra entellik... *

hande yener

sinan akçıl'a kur yapa yapa kuruyan kadın... aşk varsa aranızda açıklayın yahu, yeter bu ketumluk!

mehmet ali birand

muhtemelen gelecek sene kanal d'de haber sunarken göremeyeceğimizi koyu cimbomlu gazeteci...

şifalar diliyoruz.

kemal kılıçdaroğlu

(bkz: götü yere yakın olandan korkmak)

önemine binanen canlar.

majezik

inanılmaz bir biçimde etkisi olan ilaçtır.. en ufak bir ağrıyı dahi anında sikip atmaktadır..

itaat

koşulsuz, şartsız büyük olana boyun eğmek; ram olmak...

dublörün dilemması

yamulmuyorsam, iletişimde 5.baskısını yakalayan kitap...

muhsin yazıcıoğlu nu masum bir insan gibi sunmak

masum olmayan bir insanın, masum olmayan bir şekilde öldürülerek hesaplaşıldığı gerçek olsa da; ölmek bazen ödül olur o insana..